2006’da Orhan Pamuk’la başlayan Türkiye’nin Nobel Ödülleri’ni takip etme sevdasını Aziz Sancar 2015’te aldığı Nobel Kimya Ödülü ile daha da ileri bir seviyeye taşıdı. Nitekim Orhan Pamuk ve Edebiyat Ödülü ile ilgili olarak hiç değilse Türkiye’nin bir kısmı bazı tereddütler içindeydi. Sanatın siyasetten ayrılamıyor oluşu Orhan Pamuk’un başarısı ile ilgili soru işaretleri doğurmuştu.
Aziz Sancar ile birlikte ise sanki daha önce Nobel bu ülkenin bir ferdi tarafından hiç kazanılmamış gibi bir sevinç ve gurur kaplamıştı ülkeyi. Sonrasında Aziz Sancar da bazı kesimlerce hedef gösterilse de pozitif bilimlerde elde edilen nadir başarılardan biri olduğu için çok üstünde durulmadı. Hoş, Aziz Sancar da Nobel Kimya Ödülü’nü Ankara ya da İstanbul’daki bir laboratuvardan almadı.
2020 Nobel Kimya Ödülü’nün ise bambaşka bir özelliği var. Ödülün kazananları Emmanuelle Charpentier ve Jennifer A. Doudna. İki genç kadın Nobel Kimya Ödülü’nü kazanarak hem bu ödülü kazanan altıncı ve yedinci kadın bilim insanları oldular hem de Nobel Kimya Ödülü’nü ortak bir çalışma ile kazanan ilk kadın bilim insanları oldular. Bu ödül sadece Fransa ve Amerika değil, tüm dünya için büyük bir gelişme olarak ele alınabilir.
Kadınlara dair yaratılmış pozitif bilimlerdeki yetersizlik algısının yıkılmasında Emmanuelle Charpentier ve Jennifer A. Doudna da katkı sağladı. Kendileri Nobel Kimya Ödülü’nü moleküler biyoloji alanında devrim yaratan başarıları ile elde etti.
2020 Nobel Kimya Ödülü’nün Sahipleri: Emmanuelle Charpentier ve Jennifer A. Doudna
Emmanuelle Charpentier ve Jennifer A. Doudna CRISPR/Cas9 gen düzenleme aracını geliştirerek moleküler biyoloji alanında çığır açtılar. CRISPR/Cas9 sayesinde genler oldukça hassas bir biçimde değiştirilebilir hale gelecek.
CRISPR/Cas9 ile bitkilerin, hayvanların ve mikroorganizmaların DNA’sı üzerinde değişiklikler yapılabiliyor. Bu teknoloji ile ilgili olarak İsveç Kraliyet Bilimler Akademesi genel sekteri Göran K. Hansson ‘yaşamın kodunu yeniden yazma’ ifadelerini kullandı.
Ancak Emmanuelle Charpentier ve Jennifer A. Doudna’nın geliştirdiği CRISPR/Cas9 gen düzenleme aracının insanlığa ve bilime katkıları bunlarla sınırlı değil. Bu araç ile birlikte çeşitli kanser türlerinin tedavisinin de bulunabileceği düşünülüyor. Bunların yanı sıra bazı kalıtsal hastalıkların ortadan kaldırılması konusunda da CRISPR/Cas9 bilim insanlarına umut veriyor.
Sonuç olarak 2020 Nobel Kimya Ödülü hem toplumsal cinsiyet alanında hem de moleküler biyoloji alanında devrim niteliği olma özelliği taşıyor. Umuyoruz ki hem bilimde hem cinsiyet eşitliğinde günbegün ilerleyebiliriz.